Saat 09.30’da Vali Mustafa Taşkesen, Jandarma Garnizon ve Bölge Komutanı Tuğgeneral Erhan Güder ve Belediye Başkan Vekili Zeki Atar’ın Kale’deki Şehitlik Anıtı’nda yerlerini almasından sonra, Saygı Duruşunda bulunuldu, akabinde hep bir ağızdan söylenen İstiklal Marşı eşliğinde Şanlı Bayrağımız göndere çekildi.
Ardından Vali Mustafa Taşkesen, Jandarma Garnizon ve Bölge Komutanı Tuğgeneral Erhan Güder, Şehit Aileleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı O. Gazi Doğramacı, Emniyet Teşkilatı Vazife ve Şehit Aileleri Yardımlaşma Derneği ile Muharip Gaziler Derneği adına, Şehitlik Anıtı’na çelenkler konuldu. Saygı Atışını müteakiben Vali Mustafa Taşkesen, Jandarma Garnizon ve Bölge Komutanı Tuğgeneral Erhan Güder, Belediye Başkan Vekili Zeki Atar, Şehitlik Defterini imzaladılar.
Milletvekilleri Murat Özkan, Eşref Karaibrahim, İl Özel İdare Genel Sekreteri Cumhur Melikoğlu, yüksek rütbeli subaylar, İl Emniyet Müdürü Cemal Levent, Emniyet Müdürlüğü mensupları, şehit aileleri, gazi ve gazi yakınları, resmi kurumların müdürleri ve çok sayıda vatandaşın katıldığı şehitlikteki törenin ardından, topluca İl Özel İdaresi Kültür Sitesi’ne geçildi.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan İl Özel İdaresi Kültür Sitesi’ndeki tören, Giresun Mimar Sinan Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni İsmet Kabadayı’nın günün anlam ve önemini belirten konuşmasıyla devam etti.
“Ata’nın yanında düşmanla yüz yüze savaşan, ölüme direnenler, uğrunda savaştığı özgürlük için özgür vatanın toprak kokan bağrına gömülenler, tarihin hükmünü değiştirenler…” diye konuşmasına başlayan Giresun Mimar Sinan Anadolu Lisesi tarih Öğretmeni İsmet Kabadayı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün şehitlerimizi anma yıldönümünde çürümüş, toprak olmuş cesetleri, hüzünlü, sönük bakışlarıyla bizi beklerler, anılmak için. Bizlerden coşkulu bir haykırış, şükredercesine “Varlığımızı sana borçluyuz ey Mehmetçik!”
Ata’m “Vatan!” diye kükreyerek yola çıktığında ardından beliren binlerce, milyonlarca ayak sesi onlarındı: “Bu yurt bizimdir, daha fazla dayanamam eziyetine, daha fazla kastedemezsin bayrağıma, bağımsızlığıma, onuruma!” demek için düşmana…
Bizim analarımızda, yurdumuzun kadınlarıydı erkeğini, genç evladını, cepheler önüne gönderen, yemedi, kendi de ardından gelen sopalarla, oraklarla…
Önderimizdi Atatürk, Türk’e Türk olduğunu hatırlatan, yok iken vatanı, yeniden düşmanın önüne yükselten, dağ gibi dimdik…
Zafer naralarıyla, çarıklarıyla, çıktılar yola ellerinde süngü, dişlerinde katıksız ekmek…
Sevdiğini düşündü son kez anasını, gözünde tüten köyünü, adına savaştığı bayrağını ve mis kokan buğday renkli ufuklarını, tarlalarını…
Güvendi Ata’sına, “Başkomutanım, izindeyim!” dedi. “Ölmeyi emret bana, şehit olayım…”
Huzurla öldü, Yunan’ı denize dökerken, düştü soğuk toprağın üstüne vücudu, dermansız…
Nasırlaşmış, kurumuş elleri, silah kokan elleri. Son defa sarıldı toprağına… Dedi ki; “Başardım! Yurdumu kurtardım, bayrağımı göklerde dalgalandırdım. Sağ ol Ata’m şükrolsun Allah’ım şehidim artık!”
Ata’m bile dayanamaz bu kefensiz yatan askerlerine: “Nice savaşlar kazandım meydanlarda, orduları idare ettim, düşündükçe şehit olan Mehmetçiğimi, dolardı gözlerim!” derdi.
Ata’m yanında Mehmetçikleriyle doğrulup bakıyor bize: “Bırakmayın vatanı!” diyor. “Sizler için savaştık, Türklük için yarattık onu yeni baştan. Sizindir dağıyla taşıyla, ırmağıyla; sizindir güleç yüzüyle bu ihtiyar gazi, göğsünde madalyaları var olmayan bacağıyla bu genç vatansever sizindir. Pamuğunu toplayan köylü, sizindir koşup oynayan küçük çocuklar! Koruyun yurdumuzu, sahip çıkın milletinize, barışı yayın her yere, uzansın kolları dünyanın öbür yanına kardeşliği!”
Savaşlarda mermiler yağıyordu ama Çanakkale’ye düşman yağıyordu dört bir yandan. Sağına dönse İngiliz, soluna dönse Yunan-Fransız. Önünde zaten Anzaklı. Arka tarafı Allah’a emanet…
Bu savaş mı hayır değil…
Mahşer mi hâkikat mahşer.
Yalın ayak koşuyor Mehmetçiğim ateşin üstüne. Ayağına her diken batışında ‘Allah’ diyor… Yüreğine mermi deyişinde ‘Vatanım’ diyor… Yere düşünce de ‘Anam-Yârim’ diyor…
Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin, bin düşmana bir gün.
Sen bir büyük milletin, savaşa girdiği gün,
Başına yüz milletin birden, üşüştüğü yersin!
Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla,
Karşına çıkan düşmanın, çelikten bir alayla,
Sen topun donanmayla, tüfeğin bataryayla,
Neferin ordularla, boy ölçtüğü yersin!
Anadolu coğrafyasının sınırlarını kanlarıyla çizmek için, canlarını çekinmeden feda eden Atatürk’e, silah arkadaşlarına, şehitlerimize minnettarız.
Eğer Muasır medeniyetlere adım atıyorsak, onların bıraktığı miras üzerinden atıyoruz.
Ruhları Şad Olsun.”
Ardından Jandarma Yüzbaşı Orhan Kaş, Çanakkale Savaşları konulu sunum yaptı. Törene öğrenci Birsen Pamukçu’nun şiir okumasıyla devam edildi.
Daha sonra Giresun Mimar Sinan Anadolu Lisesi öğrencilerinin hazırladığı “Bir Milletin Destanlaştığı Yer Çanakkale” adlı oratoryo büyük dikkatle izlendi. Öğrencilerin gösterisi salonda bulunanlarca uzun süre alkışlandı.
k.giresun.gov
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.