• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • Ankara 19 °C
  • İstanbul 23 °C
  • İzmir 27 °C
  • Giresun 24 °C
  • ŞEBİNKARAHİSARLILAR YARDIMLAŞMA DERNEĞİN’DEN TERÖR OLAYLARINA KARŞI ÇOK SERT AÇIKLAMA
  • ORDU-GİRESUN HAVALİMANI TURİZMİ CANLANDIRDI
  • ALİ KARANCI YAZDI ‘’YAPBOZ DEĞİL, PLANLI PROJELİ’’
  • RAMAZAN’DA GÖNÜLLERE UZANACAK SICACIK EL ŞEBİNKARAHİSARLILAR YARDIMLAŞMA DERNEĞİ’NDEN
  • AK PARTİ GİRESUN’DA SEÇİM SONUÇLARINA İTİRAZ ETTİ

İşte Bundan Dolayı İl Olmak İstiyoruz

İşte Bundan Dolayı İl Olmak İstiyoruz
Şebinkarahisarlı hemşehrimizin başından geçenleri sizlerle paylaşıp
1982 yılında bir Şebinkarahisarlı hemşehrimizin başından geçenleri sizlerle paylaşıp 1982 yılından 2010 yılına kadar Şebinkarahisar'da neler değişmiş bunun muhasebesini yapalım istedim. En önemlisi Şebinkarahisar'ın ısrarla neden tekrar il olması gerektiğini “İşte Bundan Dolayı İl Olmak İstiyoruz.” Diyerek il olmak için ne çok haklı yanlarımız olduğunu herkesin bilmesini istiyoruz. İşte o yaşanmış olayı hep birlikte okuyalım.

Hemşehrimiz istanbulda oturuyor. 80 darbesi yapılmış, aradan iki yıl geçmesine rağmen ortalık halen tam anlamıyla düzelmiş değil. İş yok aş yok. Hemşehrimiz rızkını yurt dışında aramak istiyor. Bir şirket vasıtasıyla yurt dışana çalışmak için gitmeye karar veriyor (Mart 1982). Şirketten Pasatort için hangi evrakların gerekli olduğunu öğrendikten sonra bir otobüs firmasından Giresun'a bilet alıyor.

Bundan sorasını Hemşehrimize bırakalım.

İstanbul – Giresun arası 1000 km. 1000 km lik yolda nice illeri nice ilçeleri nice köyleri geride bırakarak otobüs yolculuğumuzu 14 SAAT'te tamamlayıp Giresun'a vardım. Hiç vakit kaybetmeden pasaport için Emniyet Müdürlüğüne gitmek için yola koyuldum. Emniyet Müdürlüğün binasına girdim. Merdivenlerin bitişiğinde vezne ibareni yazılan küçük bir odaya doğru ilerledim. Veznenin öne geldiğimde veznedeki personel camı sinirli bir şekilde açtı. Yurt dışına çalışmak üzere gideceğimi bunun için pasaport çıkarmak istediğimi söyledim.

Personel adliyeden sabıka kaydı, nüfüs müdürlüğünden nüfus kayıt örneği ve askerlik şubesinden de askerlik yaptığına dair evrakın olması gerektiğini bu evrakların da kendilerinin veremeyeceğini gerekli evrakların Şebinkarahisar'dan alınacağını söyleyip kaşları çatık bir vaziyette veznenin camını bir daha açmamak üzere kapattı. Merdivenlerden tekrar inip ilçeye gitmek için minübüs duraklarına geldim. Minibüs şoförü Eğribel'in kapalı olduğunu Eğribel'in ne zaman açılacağının belli olmadığını söyledi. Hiç zaman kaybetmek istemiyordum onun için GİRESUN'DAN SAMSUN'a, SAMSUN'dan – SİVAS'a, SİVAS'dan – SUŞEHRİ'ne, SUHEŞRİ'den – ŞEBİNKARAHİSAR yapıp Kınık Köyü'nün altında indim. O zaman İstanbul yolu Kınık Köyü'nün altından geçiyordu. Kınık köyü'nün altına gece vardım. Oradan da yürüyerek köyüme geldim. VİLAYİTİMDEN KÖYÜME TAM OTUZ SEKİZ SAATTE gelebilmiştim.

Sabah olunca ilk işim hemen ilçeye gitmek oldu. Sabıka kaydı almak için adliye binasına vardım. Birkaç dakika olmuştu ki Cumhuriyet Savcısı geldim. Savcı Bey sabıka kaydını iki nüsha olarak düzenleyip bana verdi. Şimdi sıra nüfus kayıt örneğine gelmişti. Nüfus Müdürlüğü'ne gidip iki dakika içinde o belgeyi de aldım. Askerlik yaptığıma dair belgeyi almak için Askerlik Şubesi'nin yolunu tuttum. Daha askerlik şubesinin kapısına varmıştim ki bir görevli çabuk o başındakini kaskeyi çıkar diyerek bana bağırdı (O kaskeyi Batum'da oturan bir arkadaşım hediye etmişti). Bende herşeyden habersiz birşekilde çıkarmam dedim. Çıkarırsın çıkarmam uzadıkça uzadı. Görevli kapıda nöbet tutan askere kafasındakini çıkarmazsa içeri almayın deyip içeri girdi. Nöbetçi asker beni ikna etmeye çalışıyordu. Sonunda askeri zor durumda bırakmamak için kaskeyi çıkardım. İçeri girdim. Kapının tam karşısında oturan görevliye "askerlikle ilişkim olmadığına dair belge almak istiyorum." dedim. Görevli el işaretiyle karşıda bulunan odayı gösterdi. İşaret edilen odaya girdiğimde ne göreyim dışarıda tartıştığım görevliydi. Görevli yanındakine "bu şahıs hemen karakola gidip ifade verecek." dedi. Beni gönderdiler karakola. Karakola gittim. Durumu anlattım ifade vermem gerekiyormuş dedim. Karakoldan aldığım cevap ise ifade verecek bir durum yok denildi. Tekrar gittim şubeye tekrar gönderdi karakolu. Karakol ifade vermecek bir durum yok deyip tekrar gönderdi. İnanın tam DOKUZ gün boyunca şube ile karakol arasında memik dokudum. Artık pasaport işini unuttum. Şube ile karakol arasında gidip gelmelerden nasıl kurtulacağımı düşünüyordum. Artık canıma tak etmişti. Durumu Kaymakama bildirmek istedim. Çıktım kaymakamlığı kaymakamın kapısında nöbetçi vardı. Nöbetçi beni içeri almıyordu. Öyle bir sinirliydim ki nöbetçiyle başladım ağız kavgasına. Kaymakam Bey sesimizi duymuş olmalı ki dışarı çıkıp nöbetçiye ne olduğunu söyledi. Nöbetçiye fırsat vermeden Sayın kaymakamım çok zor durumdayım. Size bir durum arzedebilir miyim dedim. Kaymakam Bey araziye çıkacağını beni öğleden sonra dinleyeceğini söyledi.

Öğleden sonra Kaymamkamlığa geldim. Kaymakam Bey yok. Ertesi günü geldim Kaymakam Bey yok. Tüm umutlarımı yitirmiştim kaymakamlık merdivenlerini iniyordum. Kaymakam Beyi aradığımı bilen bir arkadaş bana Kaymakam Beyi mi arıyorsun? dedi. Evet cevabını verdiğimde Kaymakam bey filanca yerde toplantı yapıyor dedi. Hiç vakit kaybetmeden oraya gittim. İçeri girdiğimde toplantı bitmiş Kaymakam Bey sandalyede oturuyordu. Kapıyı tıklayıp içeri girmek için izin istediğimde Kaymakam Bey beni tanıdı. Buyur içeri gel anlat bakalım derdini dediğinde başımdan geçenleri tek tek anlattım. Kaymakam Bey senin işini hallederim. Ama bir sorun var Jandarma bana bağlı oradan sorunu çözerim ama askerlik şubesi Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı oraya ancak ricada bulunabilirim deyip hemen telefonu elina aldı. Bana da senin işin tamamdır dedi. Hemen şubeye gittim. Beş dakika içinde pasaport için gerekli olan askerlikle ilişkim olmadığına dair evrakı aldım. Bu arada karakola ifade verme meselesi de halledildi. Artık pasaport için gerekli evrakları tamamlamıştım. Dokuz günüm gitmişti ama yine de işimi bitirmenin verdiği mutlulukla VİLAYETE gitmek için münibüs duraklarına geldim. Minibüs şoförü Eğribel'in kapalı olduğunu Eğribel'in söyledi. Azıcık dahi olsa tattığım mutluluğu bir anda kaybetmiştim. Artık bir dakika dahi kaybedecek zamanım yoktu. Onun için ŞEBİNKARAHİSAR – KOYULHİSAR, KOYULHİSAR – MESUDİYE, MESUDİYE – ORDU üzerinden tam ON İKİ SAAT yolculuktan sonra tekrar Giresun'a vardım. İkinci defa Emniyet Müdürlüğü binasının merdivenlerinden çıkıp pasaport için gerekli olan evrakları teslim edip pasaportumu aldım.

İstanbul'a geldiğimde aradan tam 45 gün geçmişti. Yurt dışına çıkmak için başvurduğum şirket benim yerime bir kişiyi yurt dışına göndermişti. Ben ise yurt dışına tam 4 ay sonra gidebildim. Zamanında gitmiş olsaydım 12.000 Mark kazanmış olacaktım. Dolayısıyla bu 12.000 Mark Türkiye ekonomisine girecekti ama girmedi..

Yukarıdaki olay 1982 yılında yaşanmış bir olaydır. Aradan geçen 28 yılda kurumlar arasındaki iletişim hızlandı, kamuda çalışan personel daha da özverili bir şekilde çalışıp vatandaşlara hizmet etme noktasında var gücüyle çalışıyorlar. Peki 28 yıldır Şebinkarahisar halkı için değişmeyen nedir? Sorusunun cevabını siz değerli Şebinkarahisarlılara bırakıyorum. Umarım yukarıda yaşanmış olayın özellikle de "Vilayete ulaşım, Yeterince ve zamanında hizmet alımı" konusunda Şebinkarahisar'ın il olmasının Şebinkarahisar halkı için ne derece gerekli ve zorunlu olduğunu anlatmaya yetmiştir.

Bu haber toplam 1871 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2006-2015 Şebin Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.